top of page
  • Yazarın fotoğrafıYasin Serhat Şen

Salak: Adı Gibi Olmayan Mucizevi “Hafıza Meyvesi”

Güncelleme tarihi: 29 Haz 2020


Salak, “Arecaceae” familyasından özellikle Endonezya, Brunei ve Malezya'da yetişen bir tür palmiye ağacı türü ve tropikal plantasyonlardan biri. Filipinler, Tayland, Singapur ve Güneydoğu Asya'da çok iyi bilinen Salak; sert, pulsu ve kırmızımsı-kahverengi bir cilde sahip. Bu görünüşü nedeniyle yılan meyvesi (snake fruit) veya yılan derisi meyvesi (snakeskin fruit) ismiyle de anılıyor. Meyvenin dış kabuğu, bir yılan derisinin üzerindeki desenle neredeyse aynı. Yılan meyvesinin derisi, bir yılan derisinden farklı olarak, bir yöne dokunulduğunda sert ve kaba, diğer yöne doğru ise pürüzsüz bir yapıya sahip. Botanik adı “salacca zalacca” olan meyve “salacca” meyvesi olarak da biliniyor. 30'dan fazla çeşidi olup en ünlüleri Salak Bali ve Salak Pondoh'dur.


Tadı neye benziyor?

Salak meyvesi, palmiye ağacının dibinde 10-15 adetlik bir demet halinde büyür. Genellikle keskin uçlu yuvarlak, armut biçimli ve incir büyüklüğünde bir meyve olup ucu kırılarak kolayca soyulabiliyor ve derinin altında krem rengi meyve etine ulaşılabiliyor (tıpkı haşlanmış bir yumurtanın kabuğunu soyar gibi). Koyu kahverengi dokulu, sert, yenmeyen çekirdeğe sahip ve çekirdeği kaplayan meyve eti, sarımsak dişlerine benziyor. Dışı yılan gibi pullu, kaktüs gibi dikenli olan salak meyvesinin tadı çok tatlı, aynı zamanda ananas gibi hafif ekşi, armut gibi lifli ve elma gibi gevrek bir yapıda olup muhteşem kompleks bir lezzete sahip. Ülkemizde elma-armut neyse, Bali ve Hindistan’da da salak meyvesi o derece popüler ve masaüstü bir meyve.


Neden bu kadar seviliyor?

Dilimizde garip bir anlamı olan salak meyvesi, aslında yetiştiği bölgelerde de “havlamak” gibi enteresan bir anlam içeriyor. Fakat, bu meyvenin faydaları adından daha da ilginç. Uzmanlara göre salak meyvesi, kalp damar hastalıklarını önlüyor ve gözlere iyi geliyor. Özellikle yoğun kahve, sigara tüketenler için en az günde bir adet salak yemek kardiyovasküler hastalıkları önlemede faydalı olabiliyor. Üstelik guavadan 3 kat, karpuz ve mangodan 5 kat daha fazla beta karoten içeriyor. Uzun süre tokluk hissi vermesi bakımından diyet programlarında son dönemin popüler besini haline gelmiş. Potasyum ve pektin bakımından da zengin olan salak meyvesi, adının aksine beyne faydalarıyla biliniyor ve “hafıza meyvesi” olarak da adlandırılıyor. Mangosten, avokado, portakal, papaya, mango, kivi, pomelo, limon, ananas, elma, rambutan, muz, kavun ve karpuz gibi diğer meyvelerden daha zengin antioksidan içeriğe sahip. Tabi her güzel şey gibi salak meyvesini de kontrollü tüketmek gerekiyor. Zira, lezzetine kapılıp anti-diyare bileşikleriyle öne çıkan salak meyvesi çok tüketildiğinde kabızlık sorunlarına sebep olabiliyor.


Daha önce asla hayal edemeyeceğiniz farklılıkta bir lezzet!


Şaşırtıcı bir şekilde, aynı tür salak meyvesi farklı bir yere dikildiğinde farklı tat veya şekil ortaya çıkarabiliyor. Yani aynı meyvenin tohumlarını Endonezya’ya diktiğinizde aldığınız meyve şekli ve lezzeti başkayken, Hindistan’da bambaşka olabiliyor.


Lezzetiyle ilk tattığınızda anlık bir bağımlılık yaratan daha önce asla hayal edemeyeceğiniz bir tada sahip salak meyvesi, şu sıralar Verita markasıyla CarrefourSA Metropol AVM Ataşehir mağazasında bulunabiliyor. Ve tabi ki her zaman olduğu gibi Global GAP (İyi Tarım Uygulamaları) sertifikalı, soğuk zincir süreçleri gözetilmiş, tarladan sofraya güvenilir gıda konusunda yüksek kalite standardizasyonlarına sahip İdeal Tarım garantisi altında.


Türkiye’de salak tutar mı?


Ülkeden ülkeye değişen ürün isimlerine bakıldığında bunun altında farklı sebepler olduğu görülebiliyor. Meyve-sebze isimlerinin ya da türlerinin etimolojik kökeni incelendiğinde ürünün menşe ülkesindeki yerel ismi, bölge ismi (Çarliston-Charleston Biber), marka ismi (Çikita-Chiquita Muz) ve hatta aile ismi (Deveci Armut) ile yayıldığı görülüyor. Bazen de kulaktan kulağa yanlış aktarma ile benimsenmiş isimler artık tezgahlarda yerini sağlamlaştırabiliyor (Napolyon Kiraz, Apolyont Kiraz). Kimi zaman ise meyvenin şekli, tadı vb. fiziksel özelliklerinden dolayı yeni isimler türeyebiliyor. Örnek vermek gerekirse, İngilizler pek çok ülkede adı ananas olan meyveye pineapple (çam elması) demeyi tercih etmiş. Ya da yetiştiği bölgede graviola denen meyveye, İspanyollar guanabana, İngilizler ise soursop (ekşi ıslak) demiş, bizde ise tarçın elması olarak geçiyor. (Şuradan “Guanabana: Bir Kurtarıcı mı Yoksa Pazarlama Hikayesi mi?” isimli yazımı okuyabilirsiniz)

Bazı durumlarda ise pazarlanan ülkede olumsuz bir anlam taşıması bakımından bu ürünler çok daha farklı isimler alarak satışları hızlanabiliyor. Bu durumu marka isimlerinde daha çok görebiliyoruz. Ben her zaman yerel isimleri tercih etsem de Latince adı “Gotu Kolla” olan şifalı bir bitkinin Türkiye’de satış şansı ne olabilir ki? Fakat satılıyor, elbet.

Ürün ve marka isminin dışında Çinliler ve Koreliler, batılıların hayatını kolaylaştırmak için kendilerine batılı isimler bile koyuyorlar. Tabi meyve ismi, marka ve özel isimlerin dışında tabiatı gereği genellikle yetiştiği coğrafyanın kültürüne göre ismini alıyor. Fakat pazarlandığı ülkelerde farklı isimlerle de anılabiliyor. Ülkemizden birkaç örnek vermek gerekirse;



Passion Fruit (Tutku Meyvesi) – Çarkıfelek
Blueberry (Mavi Yemiş) – Yaban Mersini
Asparagus – Kuşkonmaz
Carambola – Yıldız Meyvesi
Coconut – Hindistan Cevizi
Lime – Misket Limonu

Türkiye’de salak isminde bir meyve tüketicinin ilgisini çeker mi bilemiyorum fakat salak da desek, yılan meyvesi diye de çağırsak olağanüstü lezzetinin değişmeyeceği bir gerçek.

 

Kaynaklar

 
468 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page